eatreadwearlove

1 Ağustos 2014 Cuma

Hangi Sütü İçmeliyiz?

Son zamanlarda marketlerde çeşit çeşit sütler görmeye başladık.Hepsinin de faydası,hitap ettiği kesim farklı farklı.O yüzden ''Süt deyip geçmeyin'' alırken size en uygun sütü seçin diye uzun zaman sonra sizler için bu postu hazırladım:) Haydi başlayalımm!

UHT SÜTLER

Yüksek sıcaklıkta ve kısa süreli ısıl işlem görerek hazırlanan sütlerdir.Sanıldığının aksine kontrollü ısıl işlemde besin değerlerindeki azalma yok denecek kadar azdır!Bazı hurafeler ''Sütün bu kadar saklanması imkansız içinde mutlaka katkı maddesi vardır'' dese de siz onlara inanmayın.Süte katkı maddesi eklemek yasak!Peki nasıl böyle saklanıyor derseniz;Zaten içindeki bütün mikroorganizmalar ve sporlar öldürülüyor,kaliteli ambalajlamayla da dışardaki olumsuz şartlardan etkilenmiyor.Böylelikle uzun süre taze kalmış oluyor. 

Kimler Tüketmeli
Sütü alıp hemen o gün tüketemeyenler(Açıldıktan sonra 4-5 gün içinde tüketilebilir)
Evde bulunsun stok yapayım diyenler(Ağzı açılmadan oda sıcaklığında aylar boyu saklanabilir)
Ben sütün aromasını pek sevmiyorum diyenler(Isıl işlem sırasında içindeki bazı enzimleri kaybettiği için süt aromasını yoğunluğu da azalır)

PASTÖRİZE SÜTLER
Pastörizasyon yöntemiyle mikroorganizmalarından ayrılmış olan süttür.En az besin kaybına uğrayan süttür.Eve gelir gelmez dolaba konmalıdır.

Kimler Tüketmeli
Sütün aromasını sevenler
Saklama açısından sorun yaşamayanlar 



LAKTOZSUZ SÜT
Laktozsuz süt hem UHT hem de yağı yüzde 50 azaltılmış süttür.Sanıldığının aksine ''laktozsuz''değildir,içindeki laktaz enzimiyle tüketilmeden önce laktozu galaktoz ve glikoz olarak ayırır.

Kimler Tüketmeli
Laktoz intoleransı olanlar(Süt içildiğinde midenizde rahatsızlık,şişkinlik,kramp hissediyorsanız sizde de intolerans olabilir)
Sütü şeker koymadan içemeyenler!(Galaktoz ve glikoz,laktozdan daha fazla tat verdiği için normal sütten daha şekerli bir tadı vardır)

%50 YAĞI AZALTILMIŞ SÜT
UHT süttür.Yağ oranı isminden de anlayacağımız gibi %50 azaltılmıştır.

Kimler Tüketmeli
Bence kilo problemi yaşayan ya da kilosunu korumak isteyenlerin tercih etmesi gereken süttür.Light süte göre daha fazla yağ içerdiği için tokluk hissini uzatır.Kaliteli bi ara öğün olarak tüketilebilir.

LIGHT SÜT
Obezite sınırında değilseniz eğer bu ''su gibi'' sütü kullanmanızı tavsiye etmem.Çünkü süt genelde ara öğün olarak tüketilirken çok az miktarda yağ içerdiği için kısa sürede acıkmaya sebep olur,bu da ara öğün mantığına aykırıdır.Aynı zamanda vitamin kayıpları da çok fazladır

ORGANİK SÜT
Antibiotik ve kimyasal yem görmemiş hayvanların sütü kullanılarak yapılır.(Ama tabi Türkiyedeki ''organik''tanımına hiç güvenim olmadığı ve tamamen ticari amaçlar için kullanıldığını düşündüğüm için tercih etmiyorum)Tadı ve kokusu diğer sütlere göre daha çok ''süt'' gibidir.Sütün tadını sevenlerin bir denemeden sonra vazgeçemeyecekleri söylenir ama süt tadına pek bayılmadığım için bu konuda pek yorum yapamayacağım:)


NOT:Benim tercihim kesinlikle laktozsuz süt.Hem şeker tadı daha yoğun hem de %50 yağlı.Daha ne isterim:)Starbucks Carribou gibi yerlerde de mevcut.Bence lattenizi bi de bununla deneyin:)


5 Şubat 2014 Çarşamba

Protein Tozu Kullanmayalım,Kullananları Uyaralım!


Eskiden diyet yapmak,kilo vermek,yanlış diyet uygulamak,yediklerine dikkat etmek gibi kavramlar sadece kadınlar için kullanılırdı.Erkekler;özellikle de Türk erkekleri göbeklerini şişire şişire ortalıklarda dolaşıp,''Türk kası bu yaaa''deyip kendilerini savunurlardı.(Erkekler kızmayın,doğru olduğunu siz de biliyorsunuz:))


Ne zaman ki  bizimkiler Aşk-ı Memnuda Kıvanç Tatlıtuğun kaslarını gördüler,o zaman bi hafiften kıskanmaya spora yazılmaya başladılar.İşin kopuş noktası ise Kuzey Guney oldu.Türkçemizdeki ''baklava'' sözcüğüne yeni bi anlam geldi.Erkekler koşar adım spora gittiler ve bütün sorun tam da bu andan sonra başladı.

Bugünlerde bütün erkek arkadaşlarımın sorunu aynı.''Baklavalar çıkmıyo'',''Bugün sporda bi çocuk protein tozuyla bi kas yapmış inanamazsın'',''Protein tozuna başlasam mı?''diye uzayıp gidiyor liste.Hepsine protein tozunun zararlarını tek tek açıklıyorum ama ulaşamadığım arkadaşlarıma da burdan yazmak istedim.


Proteın tozu neden zararlı?

-Doğal yollarla üretilmediği için sentetiktir ve bir çok kimyasal katkı maddesini içinde barındırır.
-Protein tozu yapım aşamasında bir çok işlemden geçiyor ve geçirdiği ısıl işlem sonucunda proteinler bozulmaya uğruyor.Bu bozulma sonucunda vücut protein tozunu bi gıda olarak tanımlayamıyor.Bu da vücuttaki asit oranını arttırıyor.
-Fazla alınan proteinler bir kaç günlük egzersiz eksikliğinde bile hemen yağa dönüşüp,kilo alımına sebep oluyor.
-Proteinin sindirilmesi için daha çok su kullanılıyor.Protein tozu alındığında kullanılan su miktarı da çok arttığı için vücutta dehydration yani yüksek miktarda sıvı kaybı oluyor.Bu da yorgunluğa,baş ağrısına,idrar miktarında azalmaya ve ağız kuruluğuna sebep oluyor.
-Protein yakımı sırasında çok fazla miktarda üre oluşuyor,bu üreyi atmak için böbrekler normalden daha fazla çalışıyor.Gerektiğinden fazla protein alımı demek,böbrek hastalığına davetiye çıkarmak demek.
-Uzun vadede karaciğer fonksiyonlarını bozuyor.
-Çoğu protein tozunda ağır metaller kullanılıyor.(arsenic,cadmium,kurşun ve civa gibi)Bu maddelerin az bi miktarı bile vücudumuza hayli toksik etki yaratabilir.
-Aynı zamanda protein tozunun kemik erimesine ve kalitesiz sperme sebep olduğu biliniyor.

Günlük Protein İhtiyacı


 Doğal(protein tozu kullanmadan)ve hafif(orta) tempoda çalışan sporcular
(Vücut ağırlık başına 1,2gram  kaliteli protein)

60kg=  75gram
70kg=  85gram
80kg=  95gram
90kg=  110gram
100kg= 120gram

Doğal ve ağır tempoda çalışan sporcular
(Vücut ağırlık başına 1.3gram kaliteli protein)

60kg=  80gram
70kg=  90gram
80kg=  105gram
90kg=  120gram
100kg= 130gram

Yaptığınız egzersize göre almanız gereken protein miktarı değişir.Tam değerini öğrenmek için spor salonundaki beslenme uzmanından yardım alabilirsiniz.


Yüksek Protein İçeren Besinler

100 gr yağsız dana eti 30 gr protein
100 gr tavukta 30 gr protein
1 yumurta 7 gr protein
1 bardak süt 6 gr protein
100 gr fındık 30 gr protein
100 gr peynir 30 gr protein
100 gr sardalya 24 gr protein
100 gr kuru fasulye 6 gr protein

Proteinli İçecek Tarifleri

Birebir hiç bir içeceği denemedim,ama Tarifler bu siteyi önerebilirim.Lezzetli ve yüksek protein içeriğine sahip içecek tarifleri verilmiş.

Not:Bilinçsiz yüksek protein diyeti yaptığı için şuan Kıvanç Tatlıtuğ da şuan tedavi görüyor.Karaciğer fonksiyonlarının bozulduğu,bi süre daha farkedilmeseydi siroza kadar gideceği söyleniyor.Yani ünlülerin yaptığı her şeyin sonucu harika olacak diye bir şey yok.Aman dikkat!Burdan haberi okuyabilirsiniz.haberin devamı.

Umarım hala protein tozu almayı düşünmüyorsunuzdur.Hem maddi külfetini söylemeyi unuttum ama biliyorsunuzdur zaten.Aklınıza takılan bir şey olursa sorun mutlaka.
Hepinize bol kaslar dilerim:)





Telefonumuzdaki Uygulamalar da Sağlıklı mı?:)


Hayatımıza akıllı telefonlar girdiğinden beri çok değiştik.Sürekli ekrana bakan,yanında telefon olmayınca paniğe kapılan,doğum günlerini,telefon numaralarını hatta adet günlerini bile telefona kaydeden bir nesil olduk.Yani telefon bizim için iletişim aracından çok adeta yaşamımızı programlamamıza yarayan bir araç oluverdi.
Hal böyle olunca telefon uygulamaları da şekil değiştirmeye başladı.Oyun uygulamaları yerini;sağlıklı,hayatı kolaylaştıran,bazen unuttuğumuzu bize hatırlatan uygulamalara bırakmaya başladı.Talep büyük,pazar da büyük.Ben şimdi günlük hayatta kullandığım ve çok işime yarayan bazı ''Sağlık''uygulamalarını sizlerle paylaşacağım.


1)Adımsayar/Pedometre Runtastic
Her gün egzersiz yapmaya vaktimiz olmayabilir.Bazı günler o kadar çok koşturmuşuzdur ki,halimiz kalmamıştır.Bu uygulama ''o koşuşturmacada'' kaç adım attığımızı ve kaç kalori yaktığımızı bize söylüyor.
Bir insanın kilo vermesi için günlük 10.000 adım atması gerektiğini düşünürsek,bu uygulama sayesinde eğer 10.000den daha az adım attıysak,gün içinde biraz daha hareket edip 10.000 adımı tamamlayabiliyoruz.Yani biraz ''Bugun pek hareket etmedin,kalk da biraz yürü''diyen bir uygulama.



2)Daily Water Free-Water Reminder
Sadece susadığımızda su içmek malesef günlük ihtiyacimiz olan 1,5-2 litre suyu karşılamıyor.Vücüdumuzda su eksik olunca da metabolik faaliyetlerimizin hızı düşüyor,vücut susuzluktan korkup su tutmaya başlıyor.Bunun sonucunda da normalden fazla yağ depolanıyor ve kabızlık gibi problemler ortaya çıkıyor.
Bu uygulamanın yararı ise şurda.Belli periyotlarla telefonumuza uyarı mesajı geliyor!Biz de her mesaj geldiğinde su içip,ne kadar içtiğimizi kaydediyoruz.Böylelikle günlük almamız gereken suyu alıp almadığımızı görebiliyoruz.
Not:Bir anda içilen suyun hiç bir faydası yoktur,yani gündüz hiç su içmedim hadi oturayım da 1 lt su içeyim gibi bi durum söz konusu değildir.Su periyodik olarak içilmelidir.




3)Nike-Running
Koşuyu seven arkadaşlar için ideal bir uygulama.Temponu kaydediyor,nerden nereye koştuğunu gösteriyor.Yakılan kaloriyi hesaplıyor.Aynı zamanda koç uygulamasıyla tempon düştüğü zaman hızlanman için uyarıyor.

4)Kalorimetre
Kalori takibi için harika bir uygulama.Hemen hemen türk mutfagındaki bütün yemeklerin kalorileri yazıyor.Yani internetten bu kaç kaloriymiş diye aramanıza gerek olmadan hemen size yediğinizin kaç kalori olduğunu söylüyor.

5)Memorial Sağlıklı Yaşam
Denediğim en harika hastane uygulaması.Türkiyede ''su hatırlatması''olan ilk ve tek uygulama.Kalorimetre uygulaması da var.Aynı zamanda diyet programım bölümüne kendi diyetisyeninizin sizin için yazdığı diyeti kaydediyorsunuz ve bu uygulamadan takip ediyorsunuz.Vücut kitle endeksinizi de burdan ölçtürmeniz mümkün.
Sağlık tavsiyeleri,doktor makaleleri,spor öncesi ve sonrası yapılması gerekenlere kadar ne ararsak var.Ben çok severek kullanıyorum,mutlaka size de öneriyorum:)



6)Nike Training Club
Günlük evde yapılabilecek egzersizleri uygulamalı olarak size gösteriyor.Siz de yapıp kaydedebiliyorsunuz.Yaktığınız kaloriyi de sizin için hesaplıyor.Ama ingilizce,bazı hareketleri anlamak biraz zor olabiliyor.

7)İlaç Saatim
Grip olmayın diye size bir sürü öneri yazmıştım( İşte burda:) Ama yine de hasta olduysanız ve özellikle antibiotik kullanıyorsanız saatler sizin için çok önemli.Bir saat gecikmiş antibiotik bile iyileşmenizi yavaşlatabilir.Bu uygulama da sizin ilaç saatlerinizde alarm çalıyor,böylelikle kolaylıkla iyileşmenizi sağlıyor:)



8)Period Diary
Yaklaşık 2 seneden beri kullandığım periyot hesaplama uygulaması.Çok nadir şaşar.İlk gününüzden önce sizi uyarır,sürpriz yaşatmaz:)Aslında Türkçe bir sürü uygulama çıktı şimdi.Orkid vs gibi.Ama alışkanlıklarından vazgeçmesi zor bi insan olduğum için,periyodumu başka bi uygulamaya geçirmeye çok üşendim.

Sizin de bana önereceğiniz uygulama varsa,denemekten memnun olurum.Umarım uygulamaları seversiniz.
Sağlıklı günler:)

23 Ocak 2014 Perşembe

Tatil Demek Kitap Demek



Final zamanlarında en çok özlemini çektiğim şeylerden biri de kitaplarım.O yüzdendir ki tatil geldiğinde kendimi hemen bi kitapçıya atar saatlerce kitap seçerim.
Kitapları yarım bırakmayı sevmem,yazara saygısızlık gibi gelir.Bu kadar uzun uzadıya kitap seçmemin sebebi de bu yüzdendir işte.
Bugün size bir hafta önce okumaya başladığım ve bir solukta bitirdiğim iki kitabı tanıtacağım.Birincisi Kürt Böreği,ikincisiyse Mart Menekşeleri.




Kürt Böreği-Burak Ataman
Kitabın isminden dolayı siyasi bi kitap olduğunu düşünmeyin.Daha çok dram ve hafif polisiye bir kitap.İsminin sebebini de kitabı okudukça göreceksiniz zaten.
Romanda farklı zamanlarda,farklı yerlerde yaşamış insanların tesadüfen karşılaşmaları ve kaderlerinin ortak bi yere doğru sürüklenmesi anlatılıyor.Bir şey anlamadınız değil mi?Biraz daha açayım.
Huzurevinde yatan Nihat Kara,geçmişte şahit olduğu cinayeti,huzurevi hemşiresi Bahar'a anlatır.Bahar tüm olanları polise ihbar ederken Serhatla tanışır.Hikayemizde burdan alır yürür zaten:)
Romanda çok güzel bi doğu batı sentezi yapılmış.Doğuda yaşanan zorlukları,ağaların insanlara çektirdiklerini çok güzel anlatıyor.Türk de olsan Kürt de olsan önemli olan ''iyi insan''olman diyor yazar bir nevi.
Kurguysa bi harika,ne ara okunduğunu ne ara bittiğini anlamıyor insan.Tabi okurken ağzın bi karış açık kalıyor o da ayrı.
Kitap sonlarına yaklaştığımda ''Keşke devamı olsa''dedim.Çünkü Bahar'ın hayatının en önemli yerinde kitabı kestirip atmak doğru gelmedi bana.Tam böyle düşünürken bir de ne göreyim kitabın sonunda ''Birinci Kitabın sonu''yazıyor,yani devam kitabı da olucak:)Ben ikincisini merakla bekliyorum,size de birincisini şiddetle tavsiye ederim!





Mart Menekşeleri-Sarah Jio
Mart Menekşeleri,Kürt Böreğine göre daha yalın daha sade bir kitap.Sarah Jio aynı Böğürtlen Kışında olduğu gibi yine geçmişle gelecek arasında bi köprü kuruyor.
Kocasından boşanan Emily yengesinin adadaki evine gidiyor.Bi kaç gün içinde adada kendisine küçük bi çevre yaratan Emily,çekmecesinde kime ait olduğunu bilmediği bi günlük buluyor.Günlüğü okudukça,olaylara olan merakı artıyor ve araştırmaya başlıyor.
Roman aslında Emilynin araştırma sırasında başından geçenleri anlatıyor da diyebilirim aslında.Çok sıcak çok huzurlu bi kitap.Tabi bol da sürprizli.Böğürtlen Kışını sevdiyseniz bunu da seveceginizden eminim:)

22 Ocak 2014 Çarşamba

Karaköyde Bir ''Dem''


Bazı mekanlar vardır,gittiğinizde zamanı durdurmak istersiniz.Huzur ordadır,sakinlik ordadır,mutluluk ordadır.Hem bütün sevdikleriniz bilsin bu duyguyu tatsın istersiniz hem de kimseler bilmesin benim olsun deyip bencillik edersiniz.
Dem de tam böyle bi yer işte.Gittiğim günden beri anlatmamak için kendimi tuttum,ama bencillikte bi yere kadar.Siz de gidin siz de tadın burayı istedim!


Dem'e ilk defa 1 ay önce gittim.Aslında daha önce de bi kaç kere gittik ama yer bulamadığımız için geri dönmek zorunda kaldık.Küçücük ama çok şirin bi yer.Cam kenarında köşe koltukları var,tam evimizdeki sohbet köşeleri gibi.Oturrr saatlerce çayını iç sohbetini et:) Ohhh!!
Çalışanları da aynı ortamı gibi çok sıcak ve çok samimi.Ama kesinlikle laubali degil.Sanırım hepsi de üniversite öğrencisi.Bir ara keşke yakın otursaydım da ben de burda çalışabilseydim diye düşündüm hatta.(Not:Geçenlerde sahibi Kim Milyoner Olmak İster e katıldı,Boğaziçi mezunuymuş.Bazen kasada duruyor,o da çok tatlı biri.Bi kere gittiğimizde eczane arıyorduk,bizim için eczaneyi aradı,yerini öğrendi,tarif etti:))


Gelelim menüsüne;
Burada tam 60 çeşit birbirinden değişik çay var.Her çayın da altında açıklamaları var,yani bi sürprizle karşılaşma ihtimalinizi minimuma indiriyor.Çaylar 9lira(emin değilim),demlik alırsanız 17 lira.Yanına küçük atıştırmalıklar,kurabiyeler tatlılar da söyleyebiliyorsunuz.
Ben bi kere aç gittiğimde mini burgerleri denemiştim,çok lezzetlilerdi:)

Benim Tercihim:)

Ben en çok coconuta bayıldım!Menüde 35 numara:)Ben bir de 6 numara olan kavunu öneriyorum.Onun da tadı enfes.
Eğer 2 kişiyseniz,demlik söylemenizi öneririm.Bir demlikten 4 bardak çay çıkıyor,bu şekilde tekrar tekrar çay siparişi vermenize gerek kalmıyor.Çünkü emin olun bi bardak çayla yetinemeyeceksiniz:)

Nasıl gideriz?
Daha kısa yolları vardır belki ama ben kullandığım yolu tarif edicem.Karaköy Güllüoglunu solunuza alıp o sokaktan yürüyorsunuz,solda fransız gecidini görünce gecitten içeri sonuna kadar yürüyorsunuz.Gecitten cıkınca karsınızda solda ıssız bi sokak var.Ordan girip sonuna kadar yürüdüğünüzda Dem solda sizi karşılıyor:)

Nazlıca H3N2 ile Savaşma Yolları!


Final dönemi düzgün beslenemediğim için benim de bağışıklık sistemim baskılandı.Hasta olma gibi bi lüksüm olmadığı için acil bi çözüm bulmalıydım.Ben de çareyi ZENZEN çayında buldum:)
Kendimi ne zaman hasta olucak gibi halsiz ve bitkin hissetsem ilk iş ZENZEN çayını içtim,hatta bu yolla annemi de iki defa hastalığın kıyısından döndürdüm:)


Nazlının ZENZEN çayı:)
Baştan uyarayım,tadı harika degil.Ama dehşet iyi geliyor.Bi anda vücudunuzdaki o agırlıktan ve bitkinlik hissinden kurtuluyorsunuz.

1 çay kaşığı zencefil tozu
1/4 limon
1 tatlı kaşığı bal
1 adet cubuk tarçın
Kaynamış suyun içine bunları atıp,biraz demlenmesi için bekliyoruz.Sonrasında da hoppp mideye.Tabi günde 2 bardağı geçmemek şartıyla.


Malzeme bulamayanlar için şöyle bi önerim var Bagdat Baharatın,Ballı Zencefilli Ihlamur çayı.Tabi taze taze hazırlamak daha güzel ama her zaman evimizde zencefil olmayabilir.



Semoşun ATOM suyu:)
Bu da annemin bana hazırladığı direnç suyu:)Tadı da bir harika.Hem de çok basit.Nar ve portakal suyunnu sıkıp içine çaktırmadan zencefil ve tarcın çubuğu atıyor.Zencefilin tadını sevmeyenler için güzel bi yöntem:)Narın faydalarını bi önceki postta yazmıştım:)( Narın faydaları )




Eyvah Grip Oluyorum!


Şu grip denen illet vücudumuza girerken pasaport falan göstermiyor.Öylece daaan diye giriveriyor.Her sene de adını değiştiriyor,kendince cool hareketlere giriyor.
Bu seneki yeni virüscüğümüzün adı H3N2.Ülkemize gireli 1 ay oluyor.Herkes hasta,sokakta hapşıranlar sümkürenler gırla gidiyor.Bi de yapışkan bi virüs çıktı bizimkisi.Öyle ilaçsız 7 gün ilaçla 1 haftada falan geçmiyor.
Peki ne yapmamız gerek?Korunmamız mümkün mü?Bugün bunları konusalım istedim,belki hala grip olmayanlarınız için bi katkısı olur.

1)C vitaminli meyveler sebzeler
Mayo Klinik araştırmalarına göre C vitaminini sanılanın aksine hastalıktan önce almalıyız.Yani ''Aman hasta oldum,hadi bi portakal suyu içeyim de hemen iyileşeyim''gibi bi durum söz konusu degil.
Ama hasta olmadan önce düzenli miktarda kullanırsak hastalığı kısa sürede atlatmamızı sağlayacaktır:)

100 Gram Besinde Yer Alan C Vitamini Miktarı;
Greyfurt (34mg), mango (28mg), çilek (57mg), mandalina (30mg), erik (10mg), ahududu (25mg), kuşburnu (1000-1500mg), kayısı (10mg), avokado (8mg), böğürtlen (6mg), incir (2mg), kırmızı biber (190mg), kivi (90mg), kavun(42mg).


2)NAR!
Nar en çok antioksidan içeren meyveler arasında 5. sırada.Portakalı yeşil çayı solladı!
Bunun yanı sıra son araştırmalarda nar suyunda bulunan “punikalagin” adlı bileşenin grip virüsünün çoğalmasını durdurduğu ve nar suyu içerisindeki elajik tanen adlı maddelerin grip virüsünün hücre duvarını etkilediği virüslerle savaşı kolaylaştırıldığı keşfedildi.
Hem nar suyu da çok lezzetlidir,neden içmeyelim ki:)

3)Soğangiller:)
Soğan, pırasa, sarımsak, yeşil soğan gibi yiyeceklerin içinde hücrelerin zarar görmesini engelleyen bileşimler bulunuyor.Bu bileşimler iltihap önleyici ve enfeksiyonlara karşı tam bir savaşçı:).Bu nedenle salata yaparken ''Ağzım soğan kokucak'' diye doğramaktan kaçınmayın lütfen.Gribe karşı sizi iyi koruyacak olan soğanı ihmal etmeyin.(Not:Soğan yedikten sonra,dişlerinizi fırçalasanız bile hafif bi kokusu kalır.Bir bardak süt içerseniz koku falan kalmaz:)

4)Kahvaltı ve Yumurta
Kahvaltıyı atlayıp,güne başlarsanız 1-0 geridesiniz demektir.Kahvaltı size güne başlamanız,mikroplarla savaşmanız için vücut direncinin temel taşını oluştuyor.
Yumurta sarısı da bağışıklık sistemimizin direnç kazanmasında etkin rol oynayan A vitamini deposu,kahvaltı tabağınızın yanına 1 adet yumurta koymaya ne dersiniz?

5)Balık
Omega 3 gibi kaliteli bir yağ asidine sahip!Peki bu omega 3 grip için ne yapar?Omega 3 bağışıklığımızı koruyan, enfeksiyonun çok daha fazla ilerlemesine engel olan hatta gerilemesini sağlayan önemli bir yağ asidimizdir.Bu nedenle özellikle bağışıklık sistemimizi korumaya çalıştığımız şu dönemlerde haftada 2 gün balık yemeliyiz:)(Tercihen yağlı balıklar)

6)Çaylar
Zencefil,ıhlamur,adacayı,kuşburnu bizi bir kalkan misali korur.Bi sonraki postta size uyguladığım bi tarifi vericem:)

H3N2ye karşı savaşımızda hepimize başarılar dilerim:)SENİ YENECEĞİZ H3N2!


14 Ocak 2014 Salı

Karnımız mı Aç Beynimiz mi?




İnsanın hiç beyni acıkır mı diyosunuzdur şimdi eminim.Acıkır acıkır,hem de en yaramazı en durdurulamayanı odur.Kimi zaman karın doyar beyin doymaz.Örneğin çok sevmediğimiz bi sebze yemeği yedik ve masadan doyarak kalktık.Yarım saat sonra birinin sevdiğimiz bi yemeği yediğini görünce hemen ağzımız sulanır,sanki yarım saat önce yemek yiyen biz değilmisiz gibi acıkırız.Mesela ben istediğim kadar tok olayım,Burger King'in önünden geçerken kesinlikle acıkırım!Eskiden kontrol edemiyordum tabi,işler vahim durumdaydı...

Peki beynimiz ne zaman acıkır?Yani duygusal olarak nasıl acıkırız?

Üzüntü,sıkıntı,stres,can sıkıntısı ve sevdiğimiz bi yemeği görmek duygusal açlığımızı tetikler.Mesela evde otururken sürekli kendimizi bir şey yerken buluruz.O yüzden daha önceki postumda gözümüzün önündeki yiyecekleri kaldırmanızı önermiştim:)(masaya atıştırmalık koymak yasak:))


E nasıl anlayacağız aç olanın hangisi olduğunu?

1)Beynimiz açıktığında genel bi yemek yeme algımız olmaz,tek bir besin tüketmek isteriz.Hamburger,çikolata pasta gibi...
2)Fiziksel açlık yavaş yavaş ortaya çıkar.Önce mide guruldar ve artan işaretlerle yemek yeme zamanının geldiği sinyalini verir.Beynimizse aniden acıkıverir.Bir anda kendinizi bi kuzuyu devirecek kadar aç hissedersiniz:)
3)Beynimiz sabırsızdır,acıktığında çılgına döner ve hemen o an yemek ister.
4)Beynimiz ruh hali değişikliklerinden çok etkilenir.Sevgilisinden ayrılan genç kızlarımız her romatik komedi filminde önünde bi Ben&Jerry tüketmesi de bundandır işte.
5)Beyinimiz asla doymaz.Mesela Nutellayı kaşıkladıkça kaşıklar,dibini görmeden rahat edemeyiz.


Beynim artık acıkmasın istiyorum!

1)Bunun için öncelikle hangi durumlarda duygusal açlık yaşadığımızı ve neyi tükettiğimizi anlamamız gerekiyor.Örneğin final döneminde çok tatlı tükettiğimizin farkındaysak hemen çekmecemize çikolataları sıralamayacağız.Mümkünse eve tatli almayacağız.
2)Geliştirdiğimiz şartlı refleksi kaldırıp,yeni bi refleks geliştirebiliriz.Örneğin,çikolata yemek yerine bi kaç kere üst üste havuc dilimleri ya da sevdiğimiz sağlıklı bir besini yersek beynimiz artık ona şartlanacak ve bizden onu isteyecektir.
3)Beynimizin şiddetli bi şekilde acıktığını ve ayaklarımızın bizi istemsiz olarak mutfaga sürüklediğini farkettiğimizde kendimizi engellemek için sevdiğimiz işlerle ilgilenebiliriz.Arkadaşımızı arayabiliriz,küçük bi yürüyüs yapabiliriz,biraz internette takılabiliriz(ama yemeksepetinde değil tabi:)
4)Hiç bir şey yapamıyorsak 10ar dakika aralarla bir kaç bardak su içebiliriz.


Sağdaki anketimi de cevaplamadan geçmeyin lütfen:)